06 Mayıs 2009

geliyorum...

“Bazen kalbimde, bazense midem de hissettiğim kocaman, karanlık bir boşluk var içimde. Ve bu boşluğa düşmemeye çalışan küçük br kız…” Yıllar önce yazmıştım bu satırlar ve sanırım yanlışlıkla bu karanlık boşluğa düştüm ben. Biliyorum, biliyorum… aylar sonra benden beklediğiniz yazı böyle başlamamalıydı. Ama neden olduğunu açıklıyayım. Biliyorsunuz, uzaklara çok uzaklara geldim ben. Dünyanın bir ucu dediğim bu yere gelirken, canımı acıtan herşeyi geride bırakmayı ve sadece umudumu yanımda getirmeye kararlıydım. Bavullarımı toplarken kuzenimin söylediği “yeni bir hayata başlıyorsun, yanında bu kadar şey götürmene gerek yok!” sözlerine kızmış olsamda, eşya olarak değil ama tüm canımı sıkan duygu, düşünce ve davranışlarımı çoktan kutulara yerleştirip eski odamın bir köşesine kaldırmıştım. Benim için önemli olan buydu. Bunu sözde değil, gerçekten yaptığımı buraya geldiğimde anladım. Gerçektende bir çok şeyi bırakıp gelmişim buraya. Ama asıl sorumu bırakmadım tahmin edeceğiniz gibi. “Neden?” Bu soru kafamı meşgul ediyordu ama eskisine oranla daha yavaş yavaş. Yani sanki cevabı bulmasının acelesi yokmuş gibi. Buranın temposuna uymuş gibi.

Bu aya kadar geride bıraktıklarımından biri de kendimle uğraşmamaktı. 2 ay kadar kendimi rahat bıraktım. Gerçekten çok huzur verici, rahatlatıcı bir şeymiş. Ama bir süre sonra herşey anlamsızlaşıyor, yani kendinle uğraşmadıktan, kendini anlamaya çalışmadıktan sonra benim için hayat bir anlam ifade etmiyor. 2 aylık tatil güzeldi ama buaraya kadar. Bu ben değilim, olamam. Ben sorular sormaya devam edeceğim ve cevapları bulamamaya. Nasıl otobüsten inerken şoföre teşekkür etmeye, bankada, markette, her yerde tek sıra halinde sıraya girmeye, barlarda sigara içelmediği gibi sokak kaldırımlarınında sadece yol kısmında sigara içilebildiğine kısacası bu kadar düzene inanmıyorsam, benimde bu boş, durağan hayatta yaşayabileceğime inanmıyorum. Karmaşadan vazgeçmem asla. Karmaşa varsa, çözülecek bir şeyler vardır ve çözülecek bir şeyler varsa orada uğraşılacak, çabalanacak şeyler vardır, anlaşılması gereken ve anlatılması gereken şeyler, işte ben tam da ordayım. Bundan vazgeçmem, vazgeçemem…

Bu kadar uzun lafın kısası ben geri döndüm, fiili olarak değil, daha var ama şimdiden hissedebilirsiniz. Geliyorum…