03 Aralık 2008

neden yazıyorum?

Yazma içgüdüsünün doğuştan gelen bir güdü olduğunu sanmıyorum. Böyle olsaydı ilk insanlar bunu nasıl yapacaklardı? Ama biz bugün biliyoruz ki insanoğlu ilk dünyada var olduğundan beri bir şeyler anlatmak istemiş, kendinden sonrakilere bir şeyler bırakarak hep bir paylaşım içinde olmuştur. Mağara resimleri, kap kaçaklar, süs eşyaları vb. Günümüzde de ardında bir şeyler bırakma ve paylaşma isteği devam etmektedir. Herkes bunu çeşitli şekilde yapıyor. Ben de yazarak ve görselleştirerek yapıyorum. Bu benim için bir ihtiyaç. Yazarak içimdekileri döküyorum ama gerçekten döküyorum. İçimin tüm çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu ile beraber döküyorum. Kendimi tazeliyorum. İçimden az önce çıkardığım, çıkardığım andan itibaren iğrenmeye başladıklarıma bakıyorum. Tekrar tekrar okuyorum. Çürümeye neden olan o çürük yumurtayı arıyorum. Çünkü o hala içimde biliyorum. Bazen onu buluyorum ve atmaya çalışıyorum. Bazen bulamıyorum, o yumurta bana bir yazı daha yazdırıyor, sonra belki bir tane daha. Belki hiç çıkmayacak, belki de bir gün bulup atacağım. Bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki, hangi çürük yumurtayı atarsam atayım içimin boş kalmasını istemiyorum. İçimi çürüten, çürüyünce acı verip dışarı atmamı sağlayan böylece de bana yazı yazdıran o çürük yumurta her zaman var olsun. O çürük yumurtayı seviyorum…