08 Şubat 2009

gidiyorum...


Gidiyorum… Sanırım… Öyle görünüyor şimdilik. Hiçbir şey için büyük konuşmak istemem. Ama gidiyorum…

Dünyanın bir ucuna hem de. Hani şarkılarda, film repliklerinde geçtiği gibi değil. Gerçekten dünyanın bir ucu…  20 gün sonra bir okyanusun boşluğuna ve sonsuzluğuna bakıyor olacağım. Ama gökyüzü hep aynı kalacak, bulutlar, yağan yağmur damlaları aynı şekilde ıslatacak beni. Güneş aynı şekilde yakacak belki biraz derecesi az olacak ama yine oksijen solumaya devam edeceğim belki daha temiz olacak. Dünyanın bir ucu da olsa ben yaşamaya devam edeceğim, nefes almaya devam ettiğim sürece dünya hep aynı olacak, etrafımdakiler değişse de. Ben,  beni yanımda götürdüğüm sürece her yer bana ait olacak biliyorum. Özleyeceğim. Birçok şeyi... Ailemi, arkadaşlarımı, yatağımı, odamı, kitaplarımı, filmlerimi, İstanbul’u, boğazı, Bursa’yı… Ne çok şey varmış özleyeceğim. Ama umudum var. Oradan dönerken özleyeceklerimin en az bunlar kadar hatta daha fazla olması için.  Çok kısa bir zaman önce hiçbir şey yapacak gücüm ve umudum yokken, şimdi o sonsuz okyanustan yardım bekliyorum. Bana huzuru versin, orada yaşamak için bir umut versin ki yaşabileyim.